Evet İtalya’ya nereden başlamak lazım, pek tabii Roma’dan… Öncelikle Roma’ya gidiyorsanız yürüyeceksiniz, tabanlarınız ağrıyana kadar yürüyeceksiniz… Bu kadar yürümenin mükafatı olarak bir o kadar da yemek yiyeceksiniz. İkisini de göze almayan gitmesin… Ayrıca her Avrupa şehrinde olduğu gibi tercihen yaz/bahar aylarında gidilmesinde fayda var. Meydanlar dışarıda oturup kahve yudumlamadan o zevki vermeyecektir.
Bu arada yürümek demişken, son gidişimde 1,5 günde 35 km yürüyüp kendi adıma kırdığım rekor sonrasında, dizimde enfeksiyon oluştuğu için 3 gün dizlik takıp yaşamak durumunda kaldım. Yani çok da abartmayın derim 🙂
Piazza Venezia’nın hemen arka tarafında Roma Forumu yer alıyor. Roma’ya gidip Forum’u görmeden gelmemek lazım elbette. Forum eski çağlardaki pazar alanı. Hani o eski filmlerde karmaşa içerisinde gösterilen pazar yerleri vardır ya işte Forum orası oluyor 🙂 Forumun hemen arka tarafında bütün heybetiyle Colosseum göze çarpıyor. Özellikle Spartacus dizisini izleyenler Collosseum’a girdiklerinde o gladyatör savaşlarını net olarak gözlerinin önüne getirebilirler.
Colosseum’a giriş için uzunca bir kuyruğa hazırlıklı olun. Sıra beklemek istemiyorsunuz orada bulunan bazı rehberlerden belli bir ücret karşılığı destek alabilirsiniz. Bu sayede hem sıra beklemeden içeri girebilir, hem de Collosseum hakkındaki tarihi bilgileri detaylıca alabilirsiniz. Collosseum’un içerisinde bir kaç katı gezebiliyorsunuz. Ama içerisinin yanı sıra yapıt bence dışarıdan da çok güzel, fotoğraflamadan dönmek imkansız… İçeride gladyatör kıyafet örneklerini görebilirsiniz. Gördüğünüzde de nasıl bir insanın üzerinde bu kıyafetlerle o şekilde dövüşebildiğini düşünmeye başlayacaksınız.
Benim favori meydanım ise Pantheon’un önündeki küçük meydan, adı Piazza Della Rotondaydı sanırım. Pantheon “bütün tanrıların tapınağı” olarak biliniyor. Hemen önünde küçük bir meydan ve cafeler bulunuyor. Bu cafelerde saatlerce oturup sıkılmadan etrafı izleyebilirsiniz. Ayrıca Pantheon’a sırtınızı verip sağdaki sokağa girdiğinizde köşede bir dondurmacı göreceksiniz, burada bir çok çeşit dondurmaya ulaşabilirsiniz, tadları da çok güzel.
Bir diğer meydan ise Piazza del Popolo. Burası da çok büyük ve hareketli bir meydan. Buradan Piazza Venezia’ya doğru giden cadde üzerinde bir çok mağaza bulunuyor, alışveriş yapmak isterseniz uğramanızda fayda var. Ayrıca Piazza del Popolo’nun arka tarafında muhteşem Villa Borghese bahçeleri bulunuyor. Bu park gerçekten çok büyük bir park, merdivenler ile yukarıya tırmanıp tepeden Roma’ya bir bakmanızı öneririm.
Gelelim meşhur İspanyol Merdivenlerine… Efendim bu merdiveler günün her saati, her daim kalabalık. Beni bu kalabalık bir miktar yoruyor aslına bakarsanız. Dolayısıyla bu tip şehirlerde en turistik yerlerden genelde uzak durmaya çalışıyorum. Mümkünse gideyim göreyim ve bir an önce kaçayım şeklinde yaklaşıyorum buralara 🙂
Merdivenlere sırtınızı verip tam karşıdaki caddeye girerseniz bir çok lüks mağazaya ulaşabilirsiniz. Aynı cadde üzerindeki Caffe Greco isimli pastahaneye de uğramanızı ve bir kahve içmenizi önerim. Cafe tarihi bir cafe, zaten tam adı Anrico Caffe Greco di Roma. Fazlaca turistik olduğu bir gerçek ama yine de Roma’ya gitmişken burada bir kahve içmekte fayda var.
Gidin ve yemeğin dibine vurun… Şehirde bir çok trattoria (küçük restaurant) bulunuyor. Makarna, pizza, lazanya, dondurma her an her yerde yenmeli. Ben kötüsüne rastlamadım. İspanyol merdivenlerinden Pantheon’a doğru giden yolda bir çok turistik ama güzel restaurant bulunuyor. Ayrıca ben her öğünde bruschetta ve caprese yiyordum, domatesleri mi farklı ne bilmiyorum ama kesinlikle buradakinden daha lezzetli. Bunun dışında tabii türlü makarna çeşitlerini denemekte fayda var.
Restaurant olarak 2 tanesini bizzat denediğim 3 restaurant önereceğim.
3. olan Dar Poeta’yı hemen herkes çok övdü ama malesef dolu olduğu için yer bulamadım 🙁 Siz önceden yer ayırtmayı ihmal etmeyin.
2.sini İtalyan ve hatta Roma’lı olan bir arkadaşım önerdi. Az ama öz sayıda yemek çeşiti olan çok butik bir restaurant olan Cacio e Pepe’de özellikle makarna yemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Son olarak da muhteşem Roma pizzası için Pizzeria da Remo. Önünde daima kalabalık bir kuyruk olan mekanda muhteşem taş fırın pizzalarından ve Melanzane Parmigiana’dan (parmesanlı patlıcan-lazanya gibi bir şey 🙂 ) yemenizi öneririm. Önceden rezervasyon yapmanızda fayda var.
Bu gezinin magnetleri şöyle;