Belki de bu yıl çok populer olan Doğu Ekspresinin de etkisi ile bu sefer rotayı Doğu’ya Van’a çevirdim. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor, Van doğası ile beklentimin çok üzerine çıktı. Doğa daha havalimanına inmeden uçaktan başlıyor sizi etkilemeye. Mümkünse uçakta cam kenarına oturun ve inişe doğru muhteşem göl manzarasını bir yukarıdan izleyin derim.
Van’a iner inmez ilk iş göl kenarında meşhur Van kahvaltısını yapmaya gidebilirsiniz. Tercih Sütçü Fevzi. Kahvaltı çeşiti fazla, hizmet iyi, manzara güzel. Gidip görmenizde fayda var diyebilirim.
Kahvaltı sonrası gölün ortasındaki Akdamar adasına gitmek için yola koyuldum. Gölün manzarası inanılmaz güzel, belki aylardan Nisan olmasının da etkisiyle dağlar, göl, çiçekler, ağaçlar resimlere konu olacak bir güzellik sergilediler. Van’a giderken zamanlamayı iyi seçmek gerekiyor anladığım kadarıyla. Gerçi kışın da muhteşem kar manzaraları görmek keyifli olacaktır.
Akdamar adası ve üzerindeki Akdamar kilisesi görmeniz gereken yerler arasında. Bu arada kısaca Akdamar efsanesinden de bahsedeyim. Eski zamanda burada Ermeni bir keşiş ve onun güzel kızı Tamar yaşarmış. Bölgede yaşayan bir çoban Tamar’a aşıkmış. Her gece adaya yüzer ve kendisini elinde fener ile bekleyen Tamar’ı görmeye gelirmiş. Bir gün kızın babası bunu farketmiş ve fırtınalı bir gece elinde fenerle çobanı kızı yerine kendisi beklemiş. Baba sürekli yer değiştirdiği için ne tarafa yüzeyeceğini şaşıran çoban yorulmuş ve boğulmuş. Boğulmadan hemen önce “Ah Tamar” diye bağırmış, bunu duyan Tamar da kendini sulara bırakmış. O günden sonra adanın adı Ah Tamar, sonrasında ise Akdamar olarak anılmaya başlamış.
Küçük hediyelik eşyalar, şallar almak isterseniz Rus pazarına, meşhur otlu peynirden, baldan ve süzme yoğurttan almak isterseniz Peynirciler çarşısına gitmenizi öneririm.
Gitmeden önce sıklıkla duyduğum Van Kedi Evi benim için biraz hayal kırıklığıydı açıkçası. Küçücük bir alanın içerisine tıkılmış biraz bakımsız görünen güzel Van kedileri gördüm ben. En azından daha geniş bir alanda olmalarını ve biraz daha bakımlı olmalarını beklerdim açıkçası.
Öğle yemeği için Mevlana kebaba kesin gidin derim. Ama şehirde birçok Mevlana kebap varmış, şu aşağıda gördüğünüz 1954’ten beri olana gitmeniz gerekiyor 🙂
Van kalesine tırmanmak biraz zorlu da olsa yukarıda güzel bir Van manzarası sizi bekliyor…
Van’a 1 saat uzaklıktaki Muradiye şelalesi de görülmesi gereken yerlerden biri. Şelalenin hemen karşısındaki restaurantta oturup şelale manzarası ile çay, kahve içebilir ya da güzel sac kavurmadan yiyebilirsiniz.
Tatili bir gün daha uzatabilirseniz İshak Paşa Sarayına da gidebilirsiniz. Van’dan gidiş-dönüş 6-7 saat sürdüğü için ekstra bir güne ihtiyaç var. Ben zaman azlığından malesef gidemedim.
Keyifli geziler.